KİŞİSEL VERİLERİN KAYDEDİLMESİ VE SİLİNMESİ
BİLİŞİM HUKUKU-CEZA HUKUKU- KİŞİLER HUKUKU
SOSYAL MEDYA-KİŞİSEL VERİLERİN KAYDEDİLMESİ VE SİLİNMESİ-İFADE
ÖZGÜRLÜĞÖZEL HAYATIN GİZLİLİĞİ-
ÖZET: Teknolojinin gelişmesine bağlı olarak dünya üzerinde kitle iletişim araçlarının kullanımı da
giderek yaygınlaşmıştır. Sosya medya olarak tabir edilen bu araçlar dünya üzerindeki yaşanılan
değişim üzerinde büyük etki sağlamıştır. Sosyal medya gelişiminin yanında aynı zamanda ifade
özgürlüğü bilgi edinme hakkı gibi temel hak ve özgürlükler içerisinde nasıl konumlanacağı
tartışılmıştır. Bu çalışmada sosyal medya ile özel hayatın gizliliği, ifade özgürlüğü gibi insan
haklarının bağlantısı incelenmiş bilgi edinme hakkı kapsamında sosyal medyanın yeri, bu alandaki
ihlaller ve insan hakları ile hukukumuz içerisinde ki konumu tartışılmıştır.
Anahtar kelimeler: sosyal medya , insan hakları , bilgi edinme hakkı, özel hayatın gizliliği, ifade özgürlüğü,unutulma
hakkı, google kararı, bilişim hukuku, kişilik ihlali,internette hakaret,tehdit,şantaj,bilişim suçları
Bilindiği üzere sosyal medya olarak nitelendirilen platformun son yıllarda hızla yükselişi ile
birlikte toplumsal yaşamda olduğu kadar hukuk aleminde de büyük bir etki yarattığı açıktır. Teknoloji
, bireylerin kişisel verilerinin elde edilmesini ve işlenmesini kolaylaştırmış; bireylere ait bilgiye
kolayca ulaşılmayı sağlamıştır. Bununla birlikte, “unutulma hakkı” adıyla yeni bir hakkın ortaya
çıkmasını sağlamıştır.
Sosyal medyanın toplum hayatındaki büyük etkisi yalnızca hakların gelişimine sebep olmamış
aynı zamanda bir takım ihlallerle birlikte suç hukukunu da etkilemiştir. Bilgi teknolojilerinin
gelişimine paralel olarak bilişim suçları diye tabir edilen yeni suç türleri de ortaya çıkmaya
başlamıştır. Bu alanda yasal düzenlemeler ve bu suçlara karşı kullanılacak yöntemler henüz bu suçları
karşılayacak düzeyde değildir.
Sosyal medya bilgi edinme bakımından günümüzün en yaygın alanıdır. İnsanlar bu mecrada
birbirleriyle iletişim içerisinde ve çok kısa sürede örgütlenebilmektedirler. Nitekim arap baharı olarak
bilinen ihtilallerde de sosyal medyanın ne derece etkili olduğu görülmüştür. İnsanlar bilgi alışverişinde
bulunarak bulunmanın yolu olarak bilgi edinme ve haberleşme hakkı çerçevesinde gelişmeleri bu
mecrada yakından takip etmişlerdir.
Ancak ne var ki bu alanda sınırsız bir özgürlük barındırmamaktadır. Gerek ifade özgürlüğü
çerçevesinde gerek bilgi edinme hakkı kapsamında ve haberleşme hakkı bağlamında bir takım
sınırlamalara gidilmiştir. Google kararı bunun en güzel örneği olmakla birlikte çalışmamızın ilerleyen
bölümlerinde tartışılacaktır.
SOSYAL MEDYA
Sosyal medya genel olarak ‘kullanıcıların içerik oluşturma ve bu içerikleri diğer
sosyal ağlarda paylaşabildikleri, yorum yapabildikleri internet ortamını ifade eder. AİHM sosyal
medya kavramını değil sosyal ağ kavramını kullanmaktadır. Sosyal ağ sosyal medyayı da içine alan
daha geniş bir kavramdır.
Anayasa mahkemesi 2014 yılında vermiş olduğu kararında sosyal medya
“Youtube’unda dahil olduğu sosyal medya, medya içeriğini oluşturmak yayınlamak ve yorumlamak
şeklinde bireysel katılıma imkan veren , şeffaf ve karşılıklı iletişim kurulan bir platformdur.
SOSYAL MEDYA VE İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ
İfade özgürlüğü, anayasal demokrasilerin temel taşlarından biridir. En geniş anlamda ifade
özgürlüğü bir düşünce, inanç, kanaat, tutum veya duygunun barışçı yoldan açığa vurulmasının veya
dış dünyada ifade edilmesinin serbest olması demektir
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 10. maddesinin birinci fıkrasında ifade özgürlüğü ile
ilgili olarak “Herkesin ifade özgürlüğü hakkı vardır. Bu hak, kanaat özgürlüğü ile kamu otoritelerinin
müdahalesi ve ülke sınırları söz konusu olmaksızın haber veya fikir alma ve verme özgürlüğünü de
içerir.
2
10. madde, içeriği ne olursa olsun, herhangi bir birey, grup veya medya türü tarafından yayılan
her tür düşünceyi koruma altına alır. Medya, özellikle basın, dördüncü güç olarak adlandırılmış ve
diğer yasal kurumlarla birlikte modern demokratik devletin bağımsız yapılarından biri olarak kabul
edilmiştir. Günümüzde sanal sanal topluluklar yeni bir kamusal alan yaratmakta ve internet toplumsal
ilişkileri yeniden yapılandırmaktadır.
Internet tabanlı sosyal ağ siteleri iletişimde bir devrim yaratmıştır. Yeni medya teknolojileri
medyanın toplumsal işlevlerini dönüşüme uğratmıştır. Internet, ifade özgürlüğü hakkına yeni bir boyut
getirmekte; ifade özgürlüğü alanının güçlendirmektedir.
Uluslararası kamuoyu günümüzde yeni bir güç unsurudur. Küresel pazarın genişlemesi, göç
hareketleri ve iletişim devrimi gibi dinamikler toplumları birbirine daha yakın bir hale getirmiş,
küresel dayanışmalar ortaya çıkmış ve ortak endişeler paylaşılmıştır.
Özellikle belirli bir türde içerik paylaşımı sağlayan YouTube ve Wiki gibi ağların yanı sıra
belirli bir konu başlığına odaklanan çevrim içi tartışma forumları da bulunmaktadır. Bu yönüyle sosyal
medya, büyük bir kültürel dünyanın önemli bir parçasını oluşturmaktadır.
KİŞİSEL VERİLERİN KORUNMASI VE BİLGİ EDİNME HAKKI
Kişisel veri, kimliği belirli veya belirlenebilir bir gerçek kişiyle ilgili her türlü veri olarak
tanımlanmaktadır. Kişinin adı, soyadı, doğum tarihi ve doğum yeri gibi bilgilerin yanı sıra; telefon
numarası, taşıt plakası, sosyal güvenlik numarası, pasaport numarası, özgeçmiş, resim, görüntü ve ses
kayıtları, parmak izleri, IP adresi, e-posta adresi, cihaz kimlikleri, tercihler, grup üyelikleri, aile
bilgileri gibi kişiyi doğrudan veya dolaylı olarak belirlenebilir kılan tüm veriler kişisel veri
kapsamındadır. Kişisel verilerin korunması hakkının temel amacı, bireyin özel yaşamının gizliliğinin
güvence altına alınmasını sağlamaktır.
UNUTULMA HAKKI
Kişisel verilerin korunması hakkının temel unsurları arasında yer alan bireyin kişisel verilerine
yönelik sildirme hakkı, yaşamını özgürce sürdürmesi adına her zaman yetmeyebilmektedir. Her türlü
kişisel verinin sınırsız biçimde kayıt altına alındığı ve akabinde hızlı ve geniş paylaşım nedeniyle
ortadan kaldırılmasının oldukça zor olduğu günümüz teknolojisinde, bireyin üçüncü kişilerin
gözetiminden kurtulma ve dolayısıyla yaşamını özgür biçimde sürdürebilme isteği unutulma hakkını
doğurmuştur.
Söz konusu kişisel verilerin içeriği doğru olabileceği gibi yayınlamanın yasal dayanağı
bulunabilir veya üçüncü kişi tarafından yayınlanmış olabilir. Bireyin unutulma hakkı yönündeki talebi
sonrasında verinin kontrolünden sorumlu kişinin veriyi silme veya yok etme yükümlülüğü
bulunmaktadır. Bizim hukukumuzda Unutulma hakkı ile ilgili bir karar yoktur ancak danıştayın
kararlarında konu ile ilgili tartışmalar yer almıştır. Örnek bir dava da; Dava, cinsel taciz mağduru-
şikayetçisi olan davacıya ilişkin olup Yargıtay incelemesine konu olan kararın, davalılar tarafından
isminin kodlanmaksızın bir kitapta yayınlanması dolayısıyla kişilik haklarının ihlal edildiği iddiasıyla
açılmış; Asliye Hukuk Mahkemesi, isim kodlanmaksızın kararın yayınlanmasından dolayı davacının
bizzat mağ- dur olması nedeniyle içinde bulunduğu hassasiyeti temel alıp kitapta davacının isminin
kodlanmamasının kişilik hakkını zedelediğini kabul ederek manevi tazminat talebinin kısmen
kabulüne karar vermiştir. Temyiz üzerine Yargıtay 4. Hukuk Dairesi ise davacının isminin
kodlanmaksızın yayınlandığı kitabın bilimsel eser olduğu, bu anlamda bilim özgürlüğü alanında
kaldığı, kararın aleniyet kazanarak kamu malı haline geldiği bu nedenle kişilik haklarına saldırı teşkil
etmeyeceği gerekçesiyle davanın reddedilmesi gerektiği yönünde Asliye Hukuk Mahkemesi kararının
bozulmasına karar vermiştir Davacının, temyiz kararının düzeltilmesi istemi ise oyçokluğuyla
reddedilmiştir.(YARGITAY 4. HUKUK DAİRESİ 03.7.2013 E:2013/6256,
K:2013/12821(DANIŞTAY UYAP BİLİŞİM SİSTEMİ).
SOSYAL MEDYADA KİŞİLİK HAKKI İHLALLERİ
3
Sosyal medya platformlarında karşılaşılan kişilik hakkı ihlâlleri ;paylaşılan içerik, güvenlik
sorunları ve bilişim suçları yoluyla gerçekleşebilmektedir.
Paylaşılan İçerik Nedeniyle İhlaller
Sosyal medya platformlarında kullanıcılar tarafından paylaşılan içerikler nedeniyle en
çok karşılaşılan ihlâl şekli, içeriğin hakaret, tehdit veya iftira niteliği taşıyan unsurlar içermesidir.
Atılan tweetler, blog yazıları, forumlardaki görüşler, facebook paylaşımları gibi araçlarla bu
platformları kullanan başka kişilerce aşağılayıcı küçültücü paylaşımlar yapılabilkmektedir. Sosyal
medya araçları yoluyla bir kullanıcı tarafından yaratılan içerik ile başkalarına hakaret edilmesi halinin
yanı sıra, başka kullanıcılara ait hakaret nitelikli içeriklerin “retweet” veya “paylaş” gibi
uygulamalarla paylaşılması, böyle yayınlara link atılması suretiyle de hakaret edilmektedir. Ayrıca
tehdit nedeniyle kişinin manevi dünyasında ve kişilik değerlerinde bir azalma olacağından kişilik
hakkı ihlâl edilebilnekatedir. Ve yahut gerçeğe aykırı ve iftira niteliğindeki içeriklerle kişilik hakkına
saldırı hali de söz konusudur.
Sosyal medya şirket, kurum ve kuruluşlar gibi tüzel kişilerin de hakaret ve gerçeğe aykırı içeriklerle
itibarına yönelik saldırılar yapılmaktadır. Özellikle bloglar, forumlar veya platformlara bağlı yorum
köşelerindeki paylaşımlarla ticari ve mesleki kişilik değerlerine saldırılabilmektedir. Bu saldırılar
haksız rekabet oluşturulduğu, gerçeğe aykırı bildirimlerle piyasada karalandıkları için borsadaki
hisselerinin değer kaybetmesine neden olmaktadır.
Hakaret, tehdit ve iftira niteliği taşıyan içerikler pek çok ülke mevzuatına göre cezai veya hukuki
sorumluluğu gerektirmektedir. Kişilik hakkını ihlâl eden içerik nedeniyle sorumlu kişinin, yani
kullanıcının tespiti her zaman kolay değildir. Bu zorluğun nedenleri, sosyal medya platformlarındaki
kullanıcıların gerçek kimlik bilgilerini verme zorunda olmamaları, bir kısım kullanıcıların takma adlar,
sahte hesaplar veya 3. parti yazılımlar üzerinden sosyal medyaya ulaşmalarıdır. Böyle durumlarda
kullanıcıların IP numarasına ulaşılarak kimlikleri tespit edilebilir.
Bu tür içerikler ilk olarak, platform içi içerik sahibi ile iletişim kurularak, içeriğin kaldırılması
istenmekte ve yahut çeşitli formlar veya uygulamalar aracılığı ile doğrudan hizmet sağlayıcıya
ulaşarak içerik nedeniyle bir ihlâl olduğu bildirilebilmekte ve şikâyette bulunulabilmektedir. Bu
aşamada konu tamamen işleticinin insiyatifine göre şekillenmektedir. Pek çok hizmet sağlayıcı
mahkeme kararı olmadan bu içerikleri kaldırmadığı gibi bazen mahkeme kararı olmasına rağmen ilgili
kararı uygulamamaktadır.
Başkalarının özel hayatına ait film, fotoğraf, video gibi paylaşımların onların izni alınmadan
sosyal medya platformlarında yayınlanması özel hayatın gizliliğini ihlâl edeceği için paylaşımda
bulunmadan ilgili kişilerin izninin alınması gerekir. TMK. 23. maddesi gereği kişinin kişiliği,
kendisine karşı da korunmuş olup kişilik hakkı üzerindeki rızanın sınırları emredici hukuk kuralları,
ahlak, kamu düzeni ve hakkın özüdür.
Kişinin gizli telefon görüşmeleri, e-postaları gibi haberleşme hürriyeti ile korunan gizli bilgi ve
belgelerin ele geçirilerek sosyal medya platformlarında servis edildiği de görülmektedir. Bunlar
kişinin haberleşme hürriyeti, kişisel verilerinin gizliliği bağlamında özel hayatın koruması altında olan
kişilik hakkı ihlâlleridir.
Güvenlik Sorunları Nedeniyle İhlaller
Sahte hesapların gerçek zannedilerek başka kullanıcılar tarafından takip edilmesi ile başlayan süreçte,
bankacılık işlemi yapıldığı izlenimi ile şifre veya kişisel bilgilerin girilmesi, ünlü birisiyle tanışma,
ödül veya hediye kazanıldığı belirtilerek form doldurulmasının istenerek kullanıcılara ait kişisel
veriler, şifreler, banka kayıtları gibi bilgilere ulaşılmakta, son aşamada ise bu veri ve bilgiler ile banka
hesaplarının boşaltılması veya kimlik bilgileri kullanılarak dolandırıcılık gibi hukuka aykırı eylemler
ile menfaat sağlanması söz konusu olmaktadır
Bilişim Suçları Nedeniyle ihlaller
4
Sosyal medya platformlarında sıklıkla karşılaştığımız durum başkalarının hesaplarının ele
geçirilmesidir. Kullanıcıların üyelik ve profil hesaplarının üçüncü kişiler tarafından sosyal medya
platformundaki şifrelerin kırılarak ele geçirilmesi aynı zamanda ceza kanunumuzda bir suç oalrak
düzenlenmiştir. TCK. 243. maddesindeki hukuka aykırı olarak bilişim sistemine girme ve kalma
suçunu düzenlenmiştir.
Bilişim alanındaki suçlara ilişkin TCK. 244. maddesinde ise, bilişim sisteminin işleyişinin
engellenmesi, bozulması, bilişim sistemindeki verilerin yok edilmesi, değiştirilmesi, erişilmez
kılınması, sisteme verilerin yerleştirilmesi veya verilerin başka bir yere gönderilmesi eylemleri suç
olarak sayılmıştır.
Sosyal medya platformlarında kişilerin MSN, Facebook, Twitter hesaplarına girilerek e-
postalarının silinmesi, şifrenin değiştirilmesi, mahrem bilgi ve fotoğrafların başka yerlere
gönderilmesi, gizli yazışmaların başka yere gönderilmesi ile kişinin özel hayatının gizliliği, kişisel
verileri, resmi üzerindeki hakları, sır alanı, haberleşme ve bilgiye erişme hürriyeti ve dolayısıyla
kişilik hakkı da ihlâl edilecektir.
Sosyal medya platformları karşılıklı paylaşım ve etkileşim ortamları olmanın yanı sıra LinkedIn,
Facebook gibi platformlar anlık mesaj, canlı sohbet gibi uygulamalar sayesinde kişilerin
haberleşebildikleri ortamlardır. Sosyal medya platformundaki kişisel hesaplara veya bloglar gibi web
sayfalarına virüs, solucan, mantık bombaları gibi zararlı yazılımlar bırakılarak sisteme zarar verilebilir.
Bu hukuka aykırı eylemler nedeniyle sosyal medya platformlarında kişilerin haberleşmesinin
engellenmesi veya yayın organlarının yayınlarının durdurulması, haberleşmenin engellenmesi suçunu
oluşturur. TCK. 124 ve 132. maddelerinde düzenlenen bu eylemler kişinin haberleşme hürriyetini ve
özel hayatın kapsamındaki haberleşmesinin gizliliğini ihlâl ettiğinden, kişilik hakkının koruması
altındaki bu değerlerin ihlâli ile kişilik hakkı da ihlâl edilecektir.
Kişilerin özel hayatlarının gizliliğini ihlâl niteliği taşıyan eylemlerin sosyal medya platformu
üzerinden gerçekleştirilmesi, örneğin Facebook mesajlarının, gizlilik ayarları ile korunan
fotoğraflarının sisteminin şifresinin kırılarak veya truva atları gibi casus yazılımlarla ele geçirilmesi
TCK. 134. maddesindeki özel hayatın gizliliğini ihlâl suçunu oluşturur.
Kişilerin özel hayatlarına ilişkin görüntü ve seslerin, çeşitli uygulamalar aracılığı ile doğrudan
sosyal medya platformlarına yüklenmesi veya buralardan sağlanan linklerle sosyal medya platformla-
rında yayınlanması ise TCK. 134/2. maddesi gereği suçtur.
Aynı zamanda TCK. 135. maddesi gereği kişisel verilerin kaydedilmesi suçunu ve TCK. 136.
sosyal medya platformlarındaki kişisel verilerin başkasına verilmesi, sosyal medya platformlarında
yayılması, casus yazılımlarla ele geçirilmesi suçunu düzenlemiştir.
Bu eylemler kişinin kişisel verilerinin güvenliği ve dolayısıyla özel hayatının gizliliğini ihlâl
niteliğinde olup kişilik hakkı ihlâlidir.
Deniz Baykal’ın Örneği
Skandal seks kaseti görüntüleri www.habervaktim.com adlı sitede“ Deniz Baykal’ın seks
kaçamağı. İzleyin! Habervaktim, yine Türkiye gündemini sarsacak birvideo yayınlıyor.
Habervaktim’in ele geçirdiği bomba etkisi yapacak videoda CHP liderinin inanılmaz görüntüleri
var…Özel/ ŞOK… İzleyin” manşeti ile yayınlanmış ve daha sonra internet ortamında inanılmaz bir
hızda paylaşıma açılınca site bu video görüntülerini kısa sürede yayından kaldırmıştır. Görüntülerin
farkına varıldıktan sonra Baykal’ın avukatları suç duyurusunda bulunmuştur. Ankara Cumhuriyet
Başsavcılığı TCK’nın 134. maddesinde düzenlenen ”özel hayatın gizliliğini ihlal ”,TCK’nın 135.
maddesinde yer verilen ”kişisel verilerin kaydedilmesi” ve TCK‟nın125/1. ve 2. maddelerinde
düzenlenen ”hakaret” suçları kapsamında ilk olarak CHP Genel Başkanı Baykal’a ait olduğu iddia
edilen görüntülere erişimin engellenmesine karar vererek, bunun uygulanması için Telekomünikasyon
İletişim Başkanlığı’na talimat vermiştir (Ayhan Demiral -“Sanal”, 2011)
5
Bu karardan sonra videoyu yayınlayan siteler video yayınlarını geri çekmiş çekmeyen siteler
ise kapatılmıştır. Ardından bu seks kasetinin ilk yayınlandığı yer olan www.metacafe.com adlı sitenin
merkezine polis tarafından baskın düzenlenmiş ve site sahibi sorgulanmıştır. Telekomünikasyon
İletişim Başkanlığı tarafından yapılan araştırma sonucunda Baykal’ın görüntülerini yayınlayan sitenin
Kanada Toronto merkezli bir adrese sahip olduğu anlaşılmıştır.
Türkiye'de Twitter ve YouTube yasağı ifade özgürlüğüne ağır bir müdahale olarak
değerlendirilmiştir. İnternetle ilgili son yasal düzenleme kapsamında kişisel hakların veya gizliliğin
ihlal edildiği durumlarda web sitelerinin engellenmesine izin verilmiştir.
SONUÇ
Sosyal ağlar bireylerin kendilerini ifade etmesini sağlayan en etkili araçlardır. Facebook ve
Twitter güncellemeler ve paylaşımlar yoluyla kişiliğin bir uzantısı haline gelmektedir. Sosyal medya
platformları kişinin yaratıcılığını geliştirme ve kendini tanımlama ayrıcalığını sunmaktadır. Twitter ve
Youtube’un erişime kapatılması ifade özgürlüğünün önünde engel teşkil etmesinin yanı sıra bireylerin
bilgi alma hakkının da engellenmesi olarak değerlendirilmiştir.
Sosyal medyada gerçekleşen kişilik hakkı ihlalleri kişinin şeref ve haysiyeti, adı, resmi, sesi,
kişisel verileri, özel hayatı, haberleşme hürriyeti gibi kişilik hakkının korumasındaki kişisel
değerlerine yönelik olarak, sosyal medyada paylaşılan içerik, güvenlik ihlalleri ve bilişim suçları
yoluyla gerçekleşebilmektedir.
Teknolojik gelişmelerin meydana getirdiği söz konusu olumsuz durumlara karşın bireyin
yaşamını özgür biçimde sürdürme isteği, “unutulma hakkı” adıyla yeni bir hakkın ortaya çıkmasını
sağlamıştır. Bireye hayatında, “yeni bir sayfa açma” olanağı veren unutulma hakkı bireyin özel
hayatına ilişkin kişisel verilerinin de üçüncü kişiler tarafından bilinmemesidir.
İnternette, kişisel verilerin gereksiz ve uzun süre tutulması, başta kişisel verilerinin korunması
hakkı ve özel hayatın gizliliği hakkı olmak üzere unutulma hakkının da ihlaline yol açmaktadır. AB
Adalet Divanı, “Google Kararı”nda; kişinin ismine dayalı olarak internet ortamında yer alan kişisel
verilerin, “geçersiz, eksik, tamamen ilgisiz veya sonradan ilgisiz hale gelmesi” durumunda söz konusu
kişisel verilerin ve buna ilişkin sonuç listesinde yer alan bilgilerin silinmesi gerektiğine karar
vermiştir.
Sonuç olarak günümüzün modern teknolojileriyle popüler kültürün vazgeçilmezi olan internet
ve barındırdığı gerek twitter instagram facebook gibi gerekse bloglar , forumlar gibi kişilerin ifade
özgürlüğünün bir yansıması olarak yayınlanan söz, fotoğraf vs. içeriklerin kişilik haklarını ihlal
etmediği sürece ve ya milli güvenliğe tehlike oluşturmadığı sürece keyfi engellemeler insan haklarına
bir saldırı oluşturmaktadır. Bunun dışında , sanal alem olarak nitelendirilen bu mecrada insanların
haklarının tezahürü olarak özgürce iletişimde bulunmaları ve bilgi alışverişi yapabilmeleri ifade
özgürlüğü, haberleşme özgürlüğü bilgi edinme hakkı gibi haklarının bir gereğidir ve saygı duyulması
gerekmektedir.